ABD’li New York Times gazetesinde yayınlanan bir analize göre, İran ihtiyaç duyduğu kaynak ve kabiliyetlerin çoğuna sahip olmasına rağmen, şimdiye kadar hiçbir zaman nükleer silah yapma kararı almadı. Ancak Reisi’nin ölümü ülkedeki sert kesim için bir fırsat yarattı.
İSRAİL İLE YAŞANAN GERİLİM TON DEĞİŞTİRDİ
Yakın zamanda İran ve İsrail arasında yaşanan askeri gerilim Tahran’da bir ton değişikliğine neden oldu. İran dini liderinin önde gelen danışmanlarından Kamal Kharrazi 9 Mayıs’ta yaptığı açıklamada “Nükleer bomba yapma kararımız yok ama İran’ın varlığı tehdit edilirse askeri doktrinimizi değiştirmekten başka çaremiz kalmaz” derken, üst düzey bir İranlı milletvekili de İsrail’in İran’ın nükleer tesislerine yönelik saldırılarının, İran’ın nükleer duruşunu yeniden gözden geçirmesine neden olacağını ima etti.
BUSH YÖNETİMİNİN ISRARI ULUSAL BİR GURUR MESELESİ HALİNE GETİRDİ
NYT’ye göre İran’ın nükleer teknolojiyle ilişkisi her zaman belirsiz oldu, ülke silahlanma eşiğini tamamen aşma kararını hiçbir zaman vermedi. ABD-İran nükleer anlaşmazlığı 2000’li yılların başında ilk kez ortaya çıktığında İran’ın sadece 164 santrifüjü vardı ve bir silah programı için gerçek bir girişim yoktu. Ancak Bush yönetiminin İran’ın “sıfır zenginleştirmeyi” kabul etmesi yönündeki gerçekçi olmayan ısrarı bunu bir ulusal gurur meselesine dönüştürdü.
HAMANEY FETVA VERMİŞ, NÜKLEER SİLAH KULLANIMINI YASAKLAMIŞTI
İran bugün binlerce gelişmiş santrifüje ve büyük bir zenginleştirilmiş uranyum stokuna sahip. Bu da İran’daki bazı kesimlerin temel argümanı haline geldi: Madem bu noktaya kadar geldik, o halde neden bombayı yapmayalım?
Ayetullah Hamaney 2000’li yılların başında bir fetva vererek, nükleer silahların “dinen haram” olduğunu açıklamış ve kullanımını yasaklamıştı. İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi de Nisan ayında yaptığı açıklamada Hamaney’in nükleer silah üretimini yasaklayan fetvası doğrultusunda ülkesinin nükleer ve savunma doktrininde nükleer silah üretimine yer olmadığını açıklamıştı.
DEVRİM MUHAFIZLARI’NDAKİ BAZI KESİMLER FETVANIN DEĞİŞTİRİLMESİ GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYOR
Ancak Batı’nın İran’a uyguladığı yaptırımlar ve ekonomideki kötü gidişat ülkedeki sert kesimin nükleer silahlar konusunda ‘Kuzey Kore modelini’ önermesine neden oldu.
ABD’li yayın kuruluşuna göre, Reisi’nin ani ölümü, İran’daki manzarayı dramatik bir şekilde değiştirdi. Halihazırda Devrim Muhafızları Ordusu’nun (DMO) hakimiyetine doğru sürüklenmeye başlamış olan rejim, şimdi bu yöne daha hızlı girme riski taşıyor. Devrim Muhafızları Ordusu’ndaki bazı kişiler Hamaney’in nükleer silah fetvasının değiştirilmesi gerektiğini dillendiriyor.
REİSİNİN ÖLÜMÜ DÜNYAYI DEĞİŞTİREBİLİR
İran’da Temmuz başına kadar yapılması gereken erken cumhurbaşkanlığı seçimini kim kazanırsa kazansın, nihai güç savaşı yüce liderlik rolü için olacak ve Devrim Muhafızları Ordusu geçiş sürecinde belirleyici bir rol oynayacak.
Merhum cumhurbaşkanı Reisi, Hameney’in yerine geçebilecek bir isim olarak görülüyordu, ölümü sonrası ülkede Hamaney’in oğlu dışında çok az güçlü aday var ve kim galip gelirse gelsin meşruiyetini büyük ölçüde Devrim Muhafızları Ordusu’na dayandırması muhtemel.
New York Times’a göre Gazze’deki savaş, Amerikan liderliğindeki olası bir değişiklik ve Devrim Muhafızları Ordusu’nun devreye girebileceği bir güç boşluğu İran’ı nükleer bir silah yapmaya yönlendirebilir. Yani Reisi’nin ölümü dünyayı değiştirebilir.
GÜNDEM
04 Ekim 2024GÜNDEM
04 Ekim 2024GÜNDEM
04 Ekim 2024GÜNDEM
04 Ekim 2024GÜNDEM
04 Ekim 2024GÜNDEM
04 Ekim 2024GÜNDEM
04 Ekim 2024